Aydınlılar bu sineğe dikkat. Kuşadası'nda görüldü
Yaz aylarının gelmesi, havaların ısınmasıyla birlikte tehlikeli bir sinek türü
Yaz aylarının gelmesi, havaların ısınmasıyla birlikte tehlikeli bir sinek türü olan Asya Kaplan Sivrisineği hızla artıyor. Güneydoğu Asya kökenli Asya kaplan sivrisineğinin (Aedes albopictus) su birikintisi olabilecek yerleri yumurtlamak için özellikle tercih etmesi dikkat çekiyor.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nde doktora öğretim üyesi olarak görev alan Sare İlknur Yavaşoğlu, Aydın ilinde de giderek artmakta olan tehlikeli sivrisinek türü ile ilgili bilgiler verdi. Yavaşoğlu, birçok hastalığı yayabilecek potansiyele sahip olduğu için Asya kaplan sivrisineğine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
TÜRKİYE’YE YAYILMIŞ DURUMDA
Asya Kaplan Sivrisineğinin tüm Türkiye’yi etkisi altına aldığını ve giderek yoğunlaştığını belirten Yavaşoğlu, “Asya Kaplan sivrisineği aslen köken olarak Güneydoğu Asya kökenli ama Güneydoğu Asya'dan şanslı bambu olarak bilinen bitkinin köklerine yumurtlamasıyla oradan ve kullanılmış lastiklerin ticaretiyle beraber Güneydoğu Asya'dan yayılıyor şanslı bambular aracılığıyla ve kullanılmış lastik aracılığıyla. Amerika'ya, Avrupa'ya ilk olarak Avrupa'da Arnavutluk'ta gözlemleniyor. Daha sonrasında da işte Avrupa'nın birçok ülkesine şu an bildiğim kadarıyla yirmi altı ülkesinde Avrupa'nın ve son olarak da işte 2011 yılında ilk defa bizim ülkemizde Edirne'de yumurtalarına rastlanmış. 2011 yılından sonra o yıl sadece yumurtaları bulunuyor. Edirne'de ama erginlerine rastlanmıyor. Ama onu takip eden yıllarda 2015 yılına gelindiğinde Rize'de Artvin'de ve Trabzon'da böyle küçük lokal popülasyonlar olduğu belirleniyor. Ve bunu takip eden yıllarda da öncelikle Marmara Bölgesi'ne, Marmara Bölgesi'nde işte Kocaeli, İstanbul'da hızla artıyor sayıları. Farklı popülasyonlar tespit ediliyor. Ve 2020 yılına gelindiğinde kovid on dokuz pandemisi sırasında da biz Kuşadası'nda, Bodrum'da işte Güzelçamlı'da bazı bölgelerde bunu tespit etmiştik. Yine sanıyorum 2019-2020 yılları sürecinde de İzmir'de de Mustafa Akıner hoca bunları Aliağa Limanı civarında tespit ediyor” ifadelerini kullandı.
“SU OLAN ALANLARDA ÜRÜYOR”
Asya kaplan sivrisineğinin üreyebilmesi için genellikle suyu tercih ettiğini belirten Yavaşoğlu, vatandaşlara ve belediyeye çok büyük görevler düştüğünü vurguladı. Yavaşoğlu, “Girdiği her bölgede kendi ana yurdu olmamasına rağmen çok kolay adapte olması nedeniyle hızlı bir şekilde hem döl sayılarını arttırabiliyor, hızlı bir şekilde yavru verebiliyor ve adaptasyon yeteneğinin yüksek olmasından dolayı da çok kısa sürede çok yüksek sayılara ulaşabiliyor. Böyle bir hayvan, istilacı bir hayvan. İstilacı hayvanlar listesinde böyle ilk sıralarda gelen bir hayvan. Bizim için korkutucu olan kısmı şu, hem çok hızlı bir şekilde ürüyor, hem de dediğimiz gibi adaptasyon yeteneği çok yüksek. Yani bu şu demek. Normalde işte bizim diğer sivrisineklerin belirli yumurtlama alanları vardır. Ama bu sineğin hem doğal alanlarda işte suyun bulunduğu hem de yapay alanlarda bu sokaklara attığımız plastik şişeler olabilir. İşte mezarlıklarda mesela bazen testi koyuyoruz bizim kültürümüzün gereği olarak. O testilerin içerisindeki suların içerisine ya su suya demeyeyim, suyun olduğu yüzeylere yumurtalarını bırakıyor. Yani hani spesifik belli bir yer yok. Bulduğu her yere hem doğal olabilir. Hem alan olabilir ama suyun gelebileceği her yere yumurtasını bırakabiliyor. Kendi açılarından yapacakları şey şu etraflarında, bahçelerinde eğer böyle kullanılmış lastik bizde çok kullanılıyor içerisinde bitki ekiyorlar bir şeyler ekiyorlar. Destek amaçlı onları kullanıyorlar. O da alt lastiklerin içerisi çok tehlikeli. Oradan çıkıyor genellikle. O lastiklerin içe sık sık kontrol edilmeli ve eğer suyu varsa boşaltılmalı. Bahçelerinde eğer kullanmadıkları sular varsa böyle hani su kapları bırakmamalı. İçlerinde su koymamalılar. Evlerinin camlarına, kapılarına muhakkak ki tel kullanmaları gerekiyor. Gördükleri zaman da belediyeye hani bilgi verilirlerse belediye de kendince üzerine düşen önlem çalışmalarını yerine getirecektir. Belediyelerde tabii çok görev düşüyor. Onların bu alanları kontrol etmesi ve en önemlisi de aslında çok fazla yayılmadan yani ne kadar çok hayvan çok hızlı yayılan bir hayvan. Bu yayılmadan, mümkün olduğu kısa sürede, yani minimum sayıdayken bunları kontrol altına almak yani belediyelerin gidip buralarda kontrol etmesi, ilaçlama yapması gerekiyorsa oldukça önemli. ” dedi.
“İSTİLACI VE SALDIRGAN BİR TÜR”
Diğer sivrisinek türlerinden farklı olarak saldırgan ve istilacı bir tür olduğunu belirten Yavaşoğlu, “ Bu saldırganlık özelliği tabii rahatsızlık boyutunu ve alerjik reaksiyonları da beraberinde getiriyor. Bu tarz bir sebeple de insanlara sıkıntı veriyor. Bir diğer önem de şu anda bizde tespit edilmedi ama biz bunu farklı ülkelerin yaşadığı deneyimlerden biliyoruz ki çok farklı virüsler taşıyor. Mesela bunlardan bir tanesi Denk Dumması. Bir tanesi Zika virüsü. Bir tanesi sarı humma virüsü. Bu gibi virüslerin taşıyıcılığını yapabiliyor Asya Kaplan sivrisineği. Biz de henüz tespit edilmedi ama popülasyonlarını bu kadar hızlı arttırması tabii ki bizim için de bir tehdit, hele özellikle de ülkemiz hem Asya hem de Avrupa kıtası arasında bir köprü vazifesi gördüğü için çok turizm turist alan bir bölgede bulunduğumuz için bizim için de risk. Dolayısıyla kontrol yöntemlerinin düzgün ve dikkatli bir şekilde alınması gerekiyor” diye konuştu.
Diğer sivrisinek türlerine göre taşıdığı zika ve Batı Nil Virüsü gibi hastalıklara yol açan virüsleri taşıyan sinekle mücadelenin sürdüğünü ifade eden Yavaşoğlu, gemilerin tehlikeli sinek türünün üremesinde büyük payı olduğunu belirtti. Yavaşoğlu, Hem bilimsel çalışmalar doğrultusunda elde ettiğimiz veriler doğrultusunda hem de bu kıyı bölgelerinde görünmesinin sebebi aslında gemi. Gemilerle. Çünkü şu anda Yunanistan'da özellikle çok büyük bir problem bu Asya Kaplan sivrisineği. Dolayısıyla bizim tespit ettiğimiz bölgeler de hep böyle gemi ticaretinin olduğu, işte gemi hareketliliğinin olduğu yerler o bölgelerden geldiğini tahmin ediyoruz. Dolayısıyla yaz aylarında bu bahsettiğimiz turizm bölgelerinde elbette ki şey çok daha fazla hani risk çok daha fazla” dedi.
Türkiye’de bu tehlikeli sinek türü sebebi ile 10 kişinin hayatını kaybettiğini ifade eden Yavaşoğlu, “Hastalık açısından batınil virüsü direkt olarak aslında rastlandı. Yani Denk humması ve ZİKA virüsü yerel vaka olarak yok. Dışarıdan gelen vakalar tespit edilmiş ama yerel vaka yok. Bunların direkt taşıdığı ama şu anda bu sineğin batının virüsünü taşıdığı da tespit ediliyor. Batınil virüsü Türkiye'de tespit edildi. Özellikle 2011- 2012 yıllarında Ege Bölgesi'nde işte Güneydoğu Anadolu'da Urfa'da vardı bildiğim kadarıyla. İç Ege bölgelerde virüsü reaksiyonlarına vakalarına rastlandı. Evet Türkiye'de kayıp var. 10 kişi vefat etti. Kırk yedi vaka vardı. Aydın'da 2020 yılında ben pandemi dolayısıyla o zaman tabii evlere, herkesin bahçesine çok kolay bir şekilde giremiyorduk. Koruma tedbirleri gereğince. Ben sadece olabileceğini düşündüğüm mezarlıklara gidip bakmıştım ve Güzelçamlı Mezarlığı'nda Kuşadası'ndaki o merkezde asri mezarlıkta Didim Asri Mezarlığı'nda bu hayvan var. Dolayısıyla mezarlıklar da bunların olması yakın civarlarda uygun alanların olduğu parklarda, bahçelerde veya evlerin bahçelerinde olabilir yani var olduğunu aslında bize açıkça ortaya koyuyor. Bu sineğin ısırdığını aslında çok kolay bir şekilde fark edebiliriz. Çünkü çok saldırgan. Asya kaplansın ve diğer hayvanlara göre. Ve saldırgan yapısı dolayısıyla yani onu zaten direkt hani fark ediliyor. Gündüz bile üstünüze geldiğini görüyorsunuz. Bu şekilde ve diğerlerinden farklı olarak alerjik reaksiyon çok daha fazla veriyor. Genelde hep böyle işte ben gittiğim yerlerde böyle söylüyorlardı ısırılanlar. İşte uzun süre izlerini uzun süre geçmediği, işte daha yoğun kızarıklıklar oluşturduğu. Bu şekilde ayırt edilebilir. ” dedi.
FİZİKSEL KORUNMAYA DİKKAT ÇEKTİ
Asya Kaplan Sivrisineğinin tehlikelerinden korunmanın önemli olduğunu vurgulayan Yavaşoğlu, “Korunma yöntemi olarak önce fiziksel olarak korunmalıyız” dedi. Yavaşoğlu, “Öncelikle kendi evlerimiz açısından bakacak olursak kapılara, camlara, korumalıklarına, o işte tellerin uygulanması gerekiyor. İkincisi, çevremiz açısından bakacak olursak, plastik şişelerin atılmaması içerisinde işte su birikintisi varsa bunların sık sık boşaltılması, su birikintilerinin dökülmesi, biz tabii kültürümüz gereği ben özellikle direkt mezarlıklara baktığım için şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki o testiler çok tercih ediliyor yumurtlama alanı olarak. Testilerde suların uzun süre bırakılmaması bunlar en önemli yöntemler arasında. Yani korunma yöntemleri arasında. Onun haricinde reperlentler var. Reperlent işte uzaklaştırıcı, sivrisineklerin uzaklaştırıcıları olarak bilinen tuzaklar var aslında. Yani temin edilip eğer işte bir müstakil eviniz varsa bunun bahçesine oturaklar kurulabilir. O tuzakların içerisinde onları çekecek böyle kimyasallar var. Laktik asit gibi, karbondioksit gibi. Çeşitli yağ asitleri gibi. O yağ asitleri, o kokular, o karışım tuzaklara çekiyor bu sivrisinekleri ve dolayısıyla yakalandığı zaman da biz hani korunmuş oluyoruz” diye konuştu. (Millet Haber Ajansı)