(MHA) ANTALYA Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Antalya’da basın mensuplarıyla bir araya gelerek adalet sistemine yönelik dezenformasyon, siber suçlarla mücadele, yeni yargı paketi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, yeni anayasa çalışmaları ve terörsüz Türkiye hedefi gibi birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Toplantıda gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bakan Tunç, Türkiye’nin hukuk devleti kimliğini güçlendirmeye yönelik adımlarını anlatarak, adalete güvenin korunmasının “toplumsal istikrarın temel unsuru” olduğunu vurguladı.
“Dezenformasyon, adalete güveni zedeliyor”
Tunç, son dönemde sosyal medya ve bazı medya organlarında yer alan yalan haberlerin adalet sistemine olan güveni sarsmayı hedeflediğini belirterek şunları söyledi:
“Adalet sistemiyle ilgili yapılan her dezenformasyon, adalete olan güveni zedeler. Bu tür yanlış bilgileri yayanların amacı da tam olarak budur. O güvensizlik oluşsun, hükümet zarar görsün, ama en çok zararı millet görür. Dolayısıyla yargıya güveni korumamız gerekiyor.”
Tunç, dezenformasyonun etkisine örnek olarak Ceren Özdemir cinayetiyle ilgili yanlış bir iddiayı gösterdi:
“Bir gazeteci, ‘Ceren Özdemir’in katili açık cezaevine çıktı, yakında aramıza karışacak’ diye bir yayın yaptı. Bu tamamen yalan. Fail hâlâ yüksek güvenlikli cezaevinde ve çıkması da mümkün değil. Ancak o yayın milyonlarca kişiye ulaştı ve altında ‘Türkiye’de adalet yok’ gibi binlerce yorum yapıldı. İşte o noktada adalete olan güven zedeleniyor.”
Tunç, özellikle sosyal medyada yapılan paylaşımların doğruluğunun teyit edilmeden yayılmasının hem yargıya hem topluma zarar verdiğini belirterek, “Adalet hepimizin ortak değeri, buna gölge düşürülmemeli” dedi.

“Siber suçlar, yeni nesil suç tipleriyle mücadele gerektiriyor”
Bakan Tunç, toplantının önemli başlıklarından biri olan siber suçlar konusunda da detaylı bilgi verdi. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte suçların da dijital ortama taşındığını belirten Tunç, özellikle gençler arasında dijital radikalleşmenin tehlikeli boyutlara ulaştığını söyledi.
Örnek olarak İzmir’de yaşanan ve üç polisin şehit olduğu olayı hatırlatan Tunç, şu ifadeleri kullandı:
“16 yaşındaki bir çocuk, dijital ortamda, hiç tanımadığı kişilerle yazışarak adeta bir örgüt mensubu gibi davranmaya başlamış. Ailesinin haberi bile olmadan babasının silahını alıp katliam yapacağını paylaşmış ve bu elim olay yaşanmış. Bu tür suçların kaynağı artık internet ortamı.”

“BM Siber Suçlar Sözleşmesini imzaladık”
Tunç, iki hafta önce Vietnam’da imzalanan ‘Siber Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne Türkiye’nin de taraf olduğunu açıklayarak sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bu suçlar sınır aşan suçlardır, tek bir ülkenin mücadele etmesi mümkün değil. Bu nedenle 80 ülkenin bakanı olarak Vietnam’da toplandık ve sözleşmeyi imzaladık. Türkiye, ilk imzalayan ülkeler arasında yer aldı.”
Tunç, 11. Yargı Paketi kapsamında bilişim suçlarına dair yeni düzenlemeler yapılacağını da duyurdu. Tunç, “Hâlihazırda kişilik haklarının korunması ve erişim engellemeleriyle ilgili düzenlemelerimiz var. Ancak artık bilişim yoluyla işlenen suçları daha kapsamlı ele alacağız. Sanal ortamda suçları tespit etmek için siber devriyeler, siber polisler görev yapacak” diye konnuştu.
Yeni düzenlemeler: Çocukları suça sürükleyenlere ağır ceza
Tunç, 11. Yargı Paketi içinde yer alacak cezai düzenlemelere ilişkin detaylar paylaştı. Tunç, “Örgüt kurma, yönetme ve örgüte üye olma suçlarının alt ve üst sınırlarını artırıyoruz. Özellikle çocukları suça sürükleyen, suçta araç olarak kullanan örgüt yöneticilerine çok daha ağır cezalar verilecek” ifadelerini kullandı.
Yeni teklifin detaylarını da açıklayan Tunç, örgüt yöneticiliği suçunun cezasının 4 yıldan 8 yıla kadar olan aralıktan, 5 yıldan 10 yıla kadar çıkarılacağını, silahlı örgütlerde ise 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilebileceğini söyledi.
Çocukların suça alet edilmesi halinde bu cezaların yarıdan bir katına kadar artırılacağını ifade etti.

“AİHM kararlarına uymayan bir ülke değiliz”
Selahattin Demirtaş hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına ilişkin soruları da yanıtlayan Tunç, konunun hâlen yargı sürecinde olduğunu belirtti. Tunç sözlerine şöyle devam etti;
“Kobani davası Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sonuçlandı. Şu anda dosya, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesi’nde. AİHM kararları bu aşamada değerlendirilecek. Mahkeme ne karar verecek, hep birlikte göreceğiz.”
Türkiye’nin AİHM kararlarına uyma oranının oldukça yüksek olduğunu vurgulayan Tunç, “Avrupa ülkelerinin ortalama uyum oranı yüzde 79 iken Türkiye’nin uyum oranı yüzde 91. Dolayısıyla Türkiye’yi bu konuda haksız biçimde eleştirmek doğru değil” dedi.
“Özgür Özel’in yargıya yönelik sözleri kabul edilemez”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bazı soruşturmalarla ilgili açıklamalarını eleştiren Bakan Tunç, siyasilerin devam eden yargı süreçlerine müdahale eden söylemlerden kaçınması gerektiğini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti;
“Sayın Özgür Özel, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle ilgili yürütülen soruşturmaları siyasi bir amaçla yapılmış gibi göstermeye çalışıyor. Bu süreçte yargı mensuplarına hakaret ve tehditte bulunulması kabul edilemez. Soruşturmaların sonucunu beklemek gerekir.”
Tunç, yargılama süreçlerinin uzun bir mekanizmaya sahip olduğunu, istinaf ve Yargıtay aşamalarının da bulunduğunu hatırlatarak, “Bu süreçleri siyasete malzeme yapmak, adalete zarar verir” diye konuştu.
“Milli Dayanışma ve Kardeşlik süreciyle terörsüz Türkiye hedefindeyiz”
TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu hakkında bilgi veren Tunç, terörle mücadelede gelinen noktayı “tarihi bir dönemeç” olarak nitelendirdi. Tunç, “Ülkemiz 40 yılı aşkın süredir terörle mücadele ediyor. Büyük kayıplar verdik. Ancak bugün terör örgütü silah bırakma noktasına geldi. Komisyon çalışmaları bu sürecin kalıcı hale gelmesine katkı sunacak. Bu bir pazarlık süreci değil, demokratikleşmenin doğal bir sonucu” ifadelerini kullandı.
Tunç, sürecin toplumun tüm kesimlerinin hassasiyetleri gözetilerek yürütüldüğünü, cezaevlerindeki uygulamalardan hasta hükümlülere kadar pek çok alanda iyileştirmeler yapıldığını söyledi.

“Yeni Anayasa, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yakışacak”
Toplantının son bölümünde Yeni Anayasa çalışmalarına değinen Tunç, mevcut anayasanın artık Türkiye’nin demokratik vizyonuna uymadığını belirtti. Tunç, “1982 Anayasası bir darbe anayasasıdır. Milletin temsilcileri tarafından değil, darbeciler tarafından yazılmıştır. Artık Türkiye Yüzyılı’na yakışan sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacımız var” değerlendirmesinde bulundu.
Tunç, yeni anayasanın “herkesin kendini içinde bulduğu bir toplumsal sözleşme” olacağını ifade ederek, “Darbeler dönemi kapandı. Yeni anayasa ile Türkiye, sivil iradenin tam hâkimiyetini tescilleyecek” dedi. Geçmişte yapılan reformları hatırlatarak şunları söyledi;
“Sıkıyönetim, askeri yargı, darbecileri koruyan maddeler kaldırıldı. Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısı demokratikleştirildi. Şimdi sıra bu kazanımları tek bir metinde, milletin anayasasında birleştirmekte.”
“Adalete güveni korumak hepimizin görevi”
Basın toplantısının sonunda genel bir değerlendirme yapan Tunç, adalet sistemine güvenin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Her meslekte hata yapan olabilir. Yargının içinde de yanlış yapan çıkabilir. Ancak sistemi topyekûn karalamak, milletin adalet duygusunu zedeler. Bizim görevimiz, hataları ayıklarken yargıya olan güveni korumaktır” şeklinde konuştu.
Tunç, Türkiye’nin demokratikleşme, hukuk devleti ve insan hakları standartlarını yükseltmek için reformlara devam edeceğini belirtti.
Antalya’da samimi bir atmosferde gerçekleşen toplantıda, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç hem gazetecilerin sorularını yanıtladı hem de adalet, demokrasi ve güvenlik politikalarıyla ilgili kapsamlı bilgiler paylaştı.

Toplantı, fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.

Millet Haber Ajansı/ Antalya










