Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seri üretim hattından çıkan yeni Altay tankının teslimi ve BMC Ankara Zırhlı Araç Üretim Tesisi’nin resmî açılış töreninde konuştu. Erdoğan, "Eskiden ülkemizde bir toplu iğne üretemiyorduk. Şimdi hamdolsun silahlarını üreten bir Türkiye var. Destan yazmaya devam ediyoruz" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:
"Türk savunma sanayi adına büyük bir gururu hep birlikte yaşıyoruz. Gerek bu tesis gerekse yapılan Altay Tankı Türk mühendislerimize güvenimizin boşa olmadığını gösteriyor. Bu uğurda ter döken şahadete eren kardeşlerime de Allah'tan rahmet diliyorum. TUSAŞ tesisine yapılan terör saldırısında hayatını kaybedenlere rahmetle yad ediyorum.
Savunma sanayide tam bağımsız Türkiye hedefine doğru ilerliyoruz. Yerli ve milli araçlarımızı envanterimize katıyoruz. Bundan 2 iki ay önce sistemler sistemi Çelik Kubbe'yi kahraman ordumuza kazandırdık. 1,5 milyar dolarlık ASELSAN üretim tesisinin temelini atmıştık.
840 bin metrekarelik alana yayılan bu devasa tesiste 1500 personelimiz görev yapacak. Kapsamlı bir teknoloji üssü savunma ekosistemimize entegre olacak. Bu tesiste her ay 8 Altay, 10 adet Altuğ üretilecek. Hedefimiz kritik malzemelerde kimseye bağlı olmamaktır. Ambargolara rağmen nasıl bu seviyeye geldiysek, bundan sonrada çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Önümüze çıkan bizi sadece yavaşlatır, belki biraz geciktirir ama menzile ulaşmamıza asla mani olamaz. Ya bir yol bulur ya bir yol açar hedeflediğimiz yere ulaşırız. Bu modern tesisin hedeflerimize bir adım daha yaklaştıracağına inanıyorum.
"Dersimizi çok iyi çalıştık"
Yeni araçlar, yeni imkanlar, yeni kabiliyetler küresel mücadelenin alanını genişletiyor. Gümrük vergilerinin teknolojik gelişmeleri etkilediği hassas bir dönemin içindeyiz. Yeni bir jeopolitik bir denklem kuruluyor. Uluslararası sistem artık hem kabuk hem sistem değiştiriyor.
Uluslararası hukuk insanlara artık güven vermiyor. Bunu öne 1990'lı yıllarda Bosna'da gördük. 14 yıl boyunca Suriye'de gördük. Son olarak da 70 bin masumun hayatını kaybettiği Gazze'de gördük. Ne uluslararası hukuk ne dev bütçeli kurumlar bu katliamların önüne geçemedi. Bırakın engellemeyi eli kanlı zalimleri desteklediler. Bunun için her alanda güçlü ve her alanda caydırıcı olmanız gerekiyor. Yani kendi göbeğinizi kendiniz kesmek durumundasınız. Aksi takdirde kurtlar sofrasına dönüşen bu düzende kimse kimseye acımaz.
Risk ve tehditlerin artığı bu dönemde bunun farkına varan ilk ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Dersimize çok iyi çalıştık. Son 23 yılda savunma sanayi ve diplomasi olmak üzere Türkiye'yi iyi bir noktaya getirdi. Güçlünün güçsüzü ezmediği diplomatik, asgari, ticari ve ekonomik tüm imkanlarımızı seferber ettik. Kardeşlerimizin yaralarını sardık. İmkanlarımız ölçüsünde hiç bir bagaj taşımadan elimizden geleni yaptık. Bunun için kendi teknolojimizi de kendimiz üretmeye başladık. Son yıllarda büyük bir ivme yakaladık. Sizi 25 yıl geriye götürmek istiyorum. Ülkemizde bir toplu iğne üretemiyorduk. Ama şuanda hamd olsun silahların üreten bir Türkiye var.
"Güvenlik güçlerimizi yerli olarak karşılıyoruz"
Savunma sanayinde yüzde 20 yerlilik oranı yoktu, şimdi ise yüzde 80'lere çıktık. SİHA'ları üreten, AKINCI'sını üreten bir Türkiye var. Destan yazmaya devam ediyoruz. Takip eden değil, takip edilen bir ülke durumuna geldik. Her hamlesi her ürünü merakla beklenen bir ülkeyiz. Sektördeki 3500 savunma sanayi şirketimiz, 100 bin kalifiye çalışanımız var.
Güvenlik güçlerimizin neredeyse hepsini yerli olarak karşılıyoruz. 1400'ün üzerinde projemiz var. SİHA ve İHA üretiminde dünyanın ilk 3 ülkesi arasındayız. Dünyadaki en büyük 11. savunma ihracatçısıyız. 2024'te savunma ihracatında yüzde 65 ile yerimizi aldık. Tam 180 ülkeye ürün ihraç ettik. 2025'te bu sayının daha da artacağını öngörüyoruz.
Halihazırda dünyadaki en büyük 11. savunma ihracatçısıyız. 2024’te dünya ihracat pazarında %65 ile yerimizi aldık. Yani dünya genelinde satılan her 100 insansız hava aracından 65'ini biz tedarik ettik. Tam 180 ülkeye ürün ihraç ettik. 2025’te bu sayının daha da artacağını öngörüyoruz. Bu rakamları daha da artırmak, çeşitlendirmek, detaylandırmak mümkün.
Geçmişte haksız uygulamalara, çifte standartlara, baskı ve ambargolara maruz kalmış bir ülke olarak kaybettiğimiz zamanı telafi etmeyi başardık. Bunu da ana muhalefetin temsilcisi olduğu komplekslerini bir türlü yenemeyen kifayetsizlerin engelleme girişimlerine rağmen yaptık.
"Kelle koltukta bir mücadele"
Ne diyorlardı? “Onlar yapamazsınız” diyorlardı. Biz, “Yaparsa bu ülkenin evlatları yapar” dedik ve yola koyulduk. Genç mühendislerimize, genç kardeşlerimize, bu ülkenin genç beyinlerine inandık, onlara güvendik. “Boynunuzdan büyük işlere kalkışmayın, başımızı belaya sokmayın” diyenlere rağmen yaptık. “Siz teknolojiden ne anlarsınız? Oturun oturduğunuz yerde” diyenlere rağmen bütün bunları başardık.
Yoksa biz de bizden öncekiler gibi davranabilir, hiçbir riske girmeden statükonun konforlu alanında iktidarımızı rahatça sürdürebilirdik. Ama biz bu düzene itiraz ettik. Bu bağımlılık ilişkisine baş kaldırdık. Kelimenin tam anlamıyla kelle koltukta bir mücadeleyle hamdolsun sadece 23 yılda dünyanın gıptayla baktığı, kimilerinin sevinçle, kimilerinin de endişeyle takip ettiği bir savunma ekosistemini ülkemizde inşa ettik."












