(MHA) Genç Memur-Sen tarafından hayata geçirilen ve gençlerin Türk dünyasına ilişkin tarihsel, siyasal, kültürel ve jeopolitik farkındalıklarını artırmayı hedefleyen "Türk Dünyası Akademisi Ödül Töreni" Memur-Sen Genel Merkezi'nde düzenlendi.
Ahmet Yesevi Üniversitesi Sanat Topluluğunun müzik dinletisiyle başlayan programa, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkanı Abdullah Eren, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkan Vekili Abdulhadi Turus, Genç Memur-Sen Başkanı Mesut Emre Balcı, akademisyenler ve çok sayıda genç katıldı.
Tören, Memur-Sen Genel Merkezi'nde gerçekleşti ve gençlerin Türk dünyasına ilişkin farkındalığını artırmayı hedefleyen bir program olarak öne çıktı.

Bilal Erdoğan: Türk Dünyasıyla Güçlü Bağlar Kurmak Türkiye’nin Tarihi Sorumluluğudur
Törende konuşan İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, Memur-Sen ve Genç Memur-Sen’in gençler nezdindeki etkisine dikkat çekerek, bu yapıların sahip olduğu potansiyelin her geçen gün daha görünür hale geldiğini söyledi. Gençlere yönelik yapılan araştırmalardan çarpıcı veriler paylaşan Erdoğan, 15-30 yaş arası gençlerin yaklaşık yüzde 40’ının memur olmayı hedeflediğini belirterek, bu oranın kamu hizmetine olan ilgiyi net biçimde ortaya koyduğunu ifade etti.
Farklı görüşleri buluşturan ortak zemin
Türkiye Gençlik STK’ları Platformu (TGSP) bünyesinde yürütülen çalışmalara da değinen Erdoğan, bu platformun farklı dünya görüşlerine sahip gençleri ve sivil toplum kuruluşlarını aynı masa etrafında buluşturan önemli bir yapı olduğunu dile getirdi. TGSP’nin, normal şartlarda birbirini tanımayan gençlik gruplarının iletişim kurmasına vesile olduğunu vurgulayan Erdoğan, sivil toplumun bu birleştirici gücünün Türkiye açısından büyük bir kazanım olduğunu söyledi.
Yaklaşık 15 yıldır eğitim, gençlik ve sivil toplum alanlarında aktif olarak çalıştığını belirten Erdoğan, asıl meselenin kültürel kimliğin korunması ve bu kimliğin yeni nesillere sağlıklı bir biçimde aktarılması olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Kimliğimizi, kültürümüzü ihya edemezsek geleceğe dair güçlü bir iddia ortaya koyamayız” dedi.
Osmanlı’nın gerilemesinde demografik ve zihinsel faktörler
Konuşmasında Batılılaşma sürecine de geniş yer ayıran Erdoğan, Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşanan zihinsel kırılmalara dikkat çekti. “Topraklarımız işgal edilmeden önce aydınlarımızın zihinleri işgal edilmişti” diyen Erdoğan, Batı karşısında oluşan aşağılık kompleksinin, taklitçi bir modernleşme anlayışını beraberinde getirdiğini söyledi. Sadece dış görünüşü taklit ederek gelişmiş bir medeniyet inşa etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, modernitenin özünü anlayamadan sadece görüntüsünün alınmaya çalışıldığını belirtti.
Osmanlı’nın gerileme sürecini değerlendiren Erdoğan, iktisat tarihçisi merhum Mehmet Genç’in çalışmalarına atıfta bulunarak, asıl sorunun ekonomik ve demografik durgunluk olduğunu ifade etti. Osmanlı nüfusunun yüzyıllar boyunca sabit kalmasına karşın Avrupa’da yaşanan nüfus artışının üretim ve ekonomik büyümeyi tetiklediğini dile getiren Erdoğan, Prof. Dr. Erhan Afyoncu’nun da belirttiği gibi Osmanlı’nın çöküşünde demografik gerilemenin merkezi bir rol oynadığını söyledi.
Bu sürecin kültürel yozlaşmayı da beraberinde getirdiğini ifade eden Erdoğan, eski aydın tipinin tasfiye sürecinde olduğunu, ancak toplumun saygı duyacağı, yerli ve milli değerlere sahip yeni bir aydın kuşağının henüz yeterince ortaya çıkmadığını belirtti. Erdoğan, bu yeni aydın sınıfına duyulan ihtiyacın altını özellikle çizdi.
Türk medeniyetinin temelinde merhamet ve saygının bulunduğunu ifade eden Erdoğan, cirit ve güreş gibi geleneksel spor dallarını örnek göstererek, bu anlayışın Batı spor kültüründe karşılığının olmadığını dile getirdi. Batı’da sporun şike, doping ve yasa dışı bahis gibi unsurlarla anıldığını söyleyen Erdoğan, milyarlarca dolarlık bahis sektörünün kara para ve suç ekonomisini beslediğine dikkat çekti.
Batı medeniyetinin büyük ölçüde sömürgecilik, kan ve gözyaşı üzerine inşa edildiğini savunan Erdoğan, Anadolu medeniyetinin ise insanı merkeze alan bir inanç ve değer sistemi üzerine kurulu olduğunu ifade etti. Erdoğan, kültürel köklerle yeniden güçlü bağlar kurulması halinde Türkiye’nin dünyayla çok daha özgüvenli ilişkiler geliştirebileceğini söyledi.
“Artık hayaller daha somut adımlarla destekleniyor”
Türk dünyasının 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlıklarına kavuştuğunu hatırlatan Erdoğan, o dönemde Türkiye’nin ekonomik ve demografik kapasitesinin sınırlı olduğunu belirtti. Bugün ise Türkiye’nin 1,6 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe ulaşan, satın alma gücüne göre dünyanın 11. büyük ekonomisi konumunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu gücün Türk dünyasına karşı önemli bir sorumluluk doğurduğunu ifade etti.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulması, TİKA ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın (YTB) artan faaliyetlerinin bu sorumluluğun bir yansıması olduğunu belirten Erdoğan, artık hayallerin daha somut adımlarla desteklendiğini söyledi.
“Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek olan sizlersiniz”
Gençlere doğrudan seslenen Erdoğan, kariyer planlarının yalnızca Türkiye sınırlarıyla sınırlı tutulmaması gerektiğini ifade ederek, Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan ve Balkanlar’ın da gençler için önemli fırsatlar sunduğunu dile getirdi. Türk dünyasıyla iletişimi güçlendirmek için alfabe birliği konusunda ilerleme sağlandığını, ancak Türk lehçelerinin karşılıklı anlaşılmasını artıracak eğitim çalışmalarının daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu Türkiye Yüzyılı vizyonunu “Kızılelma” olarak tanımlayan Necmeddin Bilal Erdoğan, bu hedefe ulaşmanın gençlerin azmi ve çalışkanlığıyla mümkün olacağını söyledi. Konuşmasını, “Çok çalışmanın kolay bir alternatifi yok. Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek olan sizlersiniz” sözleriyle tamamladı.

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın: Medeniyet Değerlerimize Yaslanarak Adil Bir Dünya İçin Mücadele Ediyoruz
Programda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, sendikal mücadelenin yalnızca emek alanıyla sınırlı olmadığını belirterek, adalet, insan onuru ve medeniyet değerleri ekseninde küresel bir sorumluluk taşıdıklarını vurguladı.
Konuşmasına programa katılanları selamlayarak başlayan Yalçın, Genç Memur-Sen’in bir gençlik hareketi olarak medeniyet değerlerini merkeze aldığını ifade etti. Gençlerin Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri doğru okuyabilmesi, gönül coğrafyasını tanıması ve bu coğrafyaya dair entelektüel bir bilinç kazanması amacıyla çok yönlü çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.
Genç Memur-Sen’in akademi faaliyetlerine değinen Yalçın, bu kapsamda ilk olarak 2021 yılında Kudüs Akademisinin gerçekleştirildiğini, ardından Balkan Akademisinin hayata geçirildiğini hatırlattı. Eğitim programları sonrasında gençlerin Kudüs ve Balkanlar’a gönderildiğini belirten Yalçın, bu çalışmaların Türk gençliğinin tarihsel ve kültürel bağlarını güçlendirmeyi hedeflediğini ifade etti.
Türk Dünyası Akademisi’nin ise gençlerin Türk dünyasına ilişkin tarihsel, siyasal, kültürel ve jeopolitik farkındalıklarını artırmayı amaçlayan kapsamlı bir eğitim programı olduğunu belirten Yalçın, programın TİKA ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) iş birliğiyle hayata geçirildiğini kaydetti.
“Biz mücadelemizi ülkemizin ve gönül coğrafyamızın sorunlarına taşıyoruz”
Program kapsamında Türk dünyasının uluslararası ilişkilerdeki yeri, güvenlik politikaları, edebiyatı ve ekonomik entegrasyonu gibi başlıkların alanında uzman isimler tarafından ele alındığını aktaran Yalçın, gençlerin ortak bir medeniyet perspektifiyle yetişmesinin önemine dikkat çekti.
Memur-Sen’in “Emek hayatın tümüdür” anlayışıyla hareket ettiğini vurgulayan Yalçın, sendikal mücadelenin sadece ücret ve özlük haklarıyla sınırlı olmadığını söyledi. Yalçın, “Biz mücadelemizi ülkemizin ve gönül coğrafyamızın sorunlarına taşıyoruz. Hak, emek ve adalet mücadelesini hayatın her alanında sürdürüyoruz” dedi.
“Ahlaki ve insani bir duruş”
Konuşmasında küresel sisteme de eleştiriler yönelten Yalçın, insanın ve emeğin değersizleştirildiği, ahlakın üretim ve tüketim süreçlerinden dışlandığı bir dünya düzeniyle karşı karşıya olunduğunu ifade etti. Emperyalist ve sömürü düzenine karşı güçlü bir itiraz ortaya koyduklarını belirten Yalçın, bu mücadelenin sadece ekonomik değil, aynı zamanda ahlaki ve insani bir duruş olduğunu söyledi.
Memur-Sen’in, emeğin hakkını savunurken aynı zamanda mazlumun, mağdurun ve insan onurunun yanında yer aldığını vurgulayan Yalçın, “Dinine, diline, rengine bakmaksızın insanı savunmak bizim temel ilkemizdir” dedi.
Dijital hegemonyaya, aile yapısını hedef alan anlayışlara ve insan fıtratını yok sayan dayatmalara karşı mücadele ettiklerini ifade eden Yalçın, barış, adalet ve merhametin bugün insanlığın en çok ihtiyaç duyduğu değerler olduğunu söyledi.
“30 milyonu aşkın emekçi aynı çatı altında”
Uluslararası alanda da önemli adımlar attıklarını belirten Yalçın, Memur-Sen öncülüğünde kurulan Uluslararası Emek Konfederasyonu (ILC) ile 25 ülkeden 30 milyonu aşkın emekçiyi aynı çatı altında buluşturduklarını kaydetti. Yalçın, küresel ölçekte adil bir dünyanın ancak emeğin dayanışmasıyla kurulabileceğini vurguladı.
Program sonunda yapılan çekilişle 60 gencin Türk Dünyası Gezisi’ne katılma hakkı kazandığını, ayrıca 40 katılımcıya kitap hediyesi verildiğini belirten Yalçın, Türk Dünyası Akademisi’nin gençlerin akademik gelişimine ve küresel bakış açısına önemli katkılar sunduğunu ifade etti.
Konuşmasının sonunda programda emeği geçenlere teşekkür eden Yalçın, Genç Memur-Sen Başkanı Mesut Emre Balcı’ya, TİKA ve YTB yöneticilerine, akademisyenlere ve katılımcılara şükranlarını sundu.

YTB Başkanı Abdulhadi Turus: Yolculuk, bir yer değiştirme değil, hal değişimidir
Törende konuşan Abdulhadi Turus ise Türk Dünyası Akademisi’nin gençler için sadece bir eğitim programı olmadığını, aynı zamanda bir “hal değişimi” yolculuğu olduğunu vurguladı. Turus, gençlere Semerkant’tan Buhara’ya, Türkistan’dan Anadolu’ya uzanan medeniyet coğrafyasını yalnızca gözlemlemekle kalmayıp, hissetmeleri ve tecrübe etmeleri çağrısında bulundu.
Turus, konuşmasında Türk Dünyası’nın sadece bir coğrafya olmadığını, aynı zamanda ortak hafıza, ortak vicdan ve ortak gelecek anlamına geldiğini belirtti. Gençlerin bu bağları kültürel, eğitimsel ve gönüllü faaliyetler aracılığıyla pekiştirmesi gerektiğine dikkat çeken Turus, Türkiye Bursları ve değişim programlarının gençlerin Türk Dünyası ile etkileşimlerini artırmak için önemli fırsatlar sunduğunu ifade etti.
Türk Dünyası Akademisi’nin önemi ve kapsamı
Türk Dünyası Akademisi, sekiz hafta süren eğitim programıyla, gençlerin Asya steplerinden Balkan dağlarına, Kafkaslar’dan Anadolu’ya uzanan medeniyet coğrafyasının düşünce kodlarını öğrenmesini sağladı. Akademide, tarih derslerinin yanı sıra Türk Dünyası’nın kültürel ve sosyal kodları, edebiyatı, uluslararası ilişkileri ve ekonomik entegrasyonu alanında uzmanlar tarafından ele alındı.
Turus, eğitim sürecinde gençlerin bakış açılarını, sorularını ve meseleleri değerlendirme biçimlerini gözlemlediğini belirterek, Türk Dünyası’nın ihtiyacı olanın slogan değil, bilinçli bir farkındalık ve şuur olduğunu söyledi. Gençlerin eğitim sürecinde sadece teorik bilgiyle değil, aynı zamanda ortak bir kültür ve medeniyet perspektifiyle donatıldığını ifade etti.
Etnospor ve kültürün birleşimi
Turus, Etnospor’u, kendi değerlerimiz ve kodlarımızla modern dünyada var olma iddiası olarak tanımladı. Etnospor’un geçmişi hatırlatan değil, Türk Dünyası’nın geleceğine yürüyen bir medeniyet hamlesi olduğunu belirten Turus, spor ve kültürün bir araya gelerek gençleri ortak bir bilinç etrafında buluşturduğunu vurguladı.
Ortak alfabe çalışmalarının da teknik bir mesele olmadığını ifade eden Turus, bu çalışmaların ortak hafıza ve ortak gelecek meselesi olduğunu belirtti. Turus, “Aynı harflerle yazabilmek, aynı metinleri okuyabilmek, Türk Dünyası’nın yalnızca konuşan değil, aynı ufka yönelen bir medeniyet topluluğu haline gelmesinin anahtarıdır” dedi.
Türk Dünyası gençliğinin önemi ve yolculuk mesajı
Türk Dünyası Akademisi’ni başarıyla tamamlayan gençler arasından 60 kişi atayurduna uğurlandı. Turus, gençlerin bu yolculuktan döndüklerinde yalnızca gördükleriyle değil, değiştikleri ve olgunlaştıkları hâlleriyle geri döneceklerini ifade etti. Anadolu ile Türkistan arasındaki mesafenin kilometrelerle değil, kalplerle ortadan kaldırılacağını vurguladı.
Türk Dünyası Akademisi bir bitiş değil, başlangıçtır
Turus, konuşmasını, akademiye katkı sağlayan Memur-Sen, Genç Memur-Sen, TİKA ve YTB başta olmak üzere tüm paydaşlara teşekkür ederek tamamladı.
Turus, gençlere yönelik mesajını, “Birliğimiz güçlensin. Kardeşliğimiz derinleşsin. Yolunuz açık, ufkunuz geniş olsun” sözleriyle noktaladı.
Konuşmaların ardından hak kazananlara ödülleri takdim edildi.
Millet Haber Ajansı/ Ankara










