İzmir’in Menderes ilçesinde görülen bir duruşmada, hâkimin cuma namazı nedeniyle duruşmaya ara vermesi üzerine yaşanan tartışmalar hukuk camiasında yankı uyandırdı. İzmir Barosu’nun söz konusu uygulamayı “laikliğe aykırılık” gerekçesiyle eleştirmesi ve suç duyurusunda bulunmasının ardından, Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) konuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
HUDER açıklamasında, din ve vicdan hürriyetinin Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve evrensel insan hakları metinleriyle güvence altına alınmış temel bir hak olduğu vurgulandı. Bu hakkın hiçbir meslek grubuna mensubiyet nedeniyle ortadan kaldırılamayacağı ifade edildi.
Açıklamada, laikliğin dinin kamusal hayattan dışlanması anlamına gelmediği, aksine inanç özgürlüğünün teminatı olduğu belirtildi. Yargı etiğinin, farklı inanç ve yaşam tarzlarına saygıyı zorunlu kıldığına dikkat çekilerek, ibadet tercihlerini hedef alan ideolojik yaklaşımların hukukun evrensel değerleriyle bağdaşmadığı savunuldu.
HUDER, duruşmaya ara verilmesinin öğle arası da dâhil olmak üzere yargılamanın olağan akışı içinde yer alan ve hâkimin yargısal takdiri kapsamında değerlendirilebilecek bir uygulama olduğunu kaydetti. Bu nedenle söz konusu aranın “laikliğe aykırılık” olarak nitelendirilmesinin hukuki temelden yoksun olduğu ifade edildi.
Basın açıklamasında, 21. yüzyılın ikinci çeyreğine yaklaşılırken bu tür tartışmaların geride bırakılması gerektiği belirtilerek, hak temelli düşünmenin, insan hakları perspektifinin merkeze alınmasının ve toplumsal kutuplaşmayı artıran değil, hukuki aklı ve sağduyuyu güçlendiren bir dil kullanılmasının önemine vurgu yapıldı. HUDER, İzmir Barosu mensubu avukatları da aynı sağduyuya davet etti.
Açıklama, “Hukuk, yasaklarla değil özgürlüklerle; dışlamayla değil adaletle güçlenir” ifadeleriyle sona erdi.











