(MHA) Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık olağan basın toplantısında, güvenlikten ekonomiye, eğitimden nüfus politikalarına, sağlıkta reform önerilerinden dış politikaya kadar geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulundu.
Polis Şehidi İçin Başsağlığı: Cezalar caydırıcı değil, suçlular aynı suçları tekrar ediyor
İstanbul’da uyuşturucu operasyonu sırasında açılan ateşle şehit olan özel harekât polislerine ilişkin konuşan Destici, saldırıyı gerçekleştiren kişinin ve yakınlarının kabarık suç geçmişine dikkat çekti. Suçluların uyuşturucu, çetecilik, yaralama gibi suçlardan defalarca gözaltına alındığını belirten Destici, infaz düzenlemeleri ve mevcut cezaların yeterli caydırıcılığı sağlamadığını söyledi. Destici, “Mevcut yasalarla bu suçları engelleyemiyoruz. Her defasında daha erken salınıyorlar ve aynı suçları tekrar ediyorlar. Cezalar artırılmalı; indirimler, aflar bu suçlar için uygulanmamalıdır” diye konuştu.
Destici, hem polis teşkilatına hem de şehidin ailesine başsağlığı diledi.
2026 Bütçesi: Bütçe açığı ve cari açık Türkiye’nin en büyük iki yarasıdır
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşmeleri süren 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi hakkında konuşan Destici, bütçe giderlerinin yaklaşık 19 trilyon TL, gelirlerin ise 16,2 trilyon TL olduğuna dikkat çekti. Bütçe açığının 2,7 trilyon TL seviyesine yükselmesinin ekonomi için ciddi bir risk olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Türkiye ekonomisinin iki temel problemi var: Bütçe açığı ve cari açık. Denk bütçe yapmadan, ihracat-ithalat dengesini sağlamadan ekonomide kalıcı iyileşme bekleyemeyiz.”
“Çin ile ticaret açığı tek başına cari açığı oluşturuyor”
Türkiye’nin Çin ile ticaretindeki büyük dengesizliğe işaret eden Destici: “Çin’den 65 milyar dolarlık ithalat yapıyoruz, buna karşılık sadece 5 milyar ihracatımız var. 60 milyar dolarlık açık var. Çin ile ticaret dengelenmeden cari açının kapanması mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
Faiz Eleştirisi: Faiz enflasyonun üstünde olamaz, sanayiciyi eziyor
Faiz politikasını sert sözlerle eleştiren Destici, ticari kredilerde faiz oranlarının yüzde 50’lere yaklaştığını, bunun da üreticinin belini büktüğünü söyleyerek, “Enflasyon yüzde 30 ise faiz yüzde 50 olamaz. En fazla enflasyon kadar olabilir. Bunun üzeri keyfi bir uygulamadır” değerlendirmesinde bulundu.
Destici, yüksek faizin hem bütçeye hem vatandaşın ekonomisine zarar verdiğini vurguladı.
Vergi Politikası: Dolaylı vergiler alt gelir gruplarını eziyor
Destici, vergi gelirlerinin yüzde 70’inin dolaylı vergilerden geldiğini hatırlatarak bunun adaletsiz bir yük oluşturduğunu belirtti. Destici sözlerine şöyle devam etti;
“Zengin de fakir de aynı akaryakıt vergisini ödüyor. Dolaylı vergi toplamak kolay ama en çok dar gelirliyi vuruyor. Gelir ve kurumlar vergisi artırılmalı, kayıt dışılık bitirilmelidir.”
Asgari ücretliden, düşük gelirli emekliden ve küçük esnaftan vergi alınmaması gerektiğini yineledi.
Meyve, sebze ve temel gıda ürünlerindeki fiyat artışlarını “terörle mücadele ciddiyetinde mücadele edilmesi gereken bir sorun” olarak nitelendiren Destici, şöyle konuştu:
“Üreticiden 15 liraya alınan süt markette 40 liraya satılamaz. Bu fırsatçıların en ağır şekilde cezalandırılması gerekir. Vatandaşın aşına göz dikene tolerans olamaz.”
Kadın Hastaneleri ve Kadın Üniversiteleri: Kadınlarımızın eğitime ve tedaviye ulaşmasının önündeki engelleri kaldırmalıyız
Son günlerde ortaya çıkan taciz ve istismar vakalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Destici, hem sağlıkta hem eğitimde kadınlara yönelik ayrı kurumların zorunlu hale geldiğini savundu.
Destici, büyük şehirlerde kadın hastaneleri kurulması gerektiğini söyleyerek, “İstanbul Şehir Hastanesi’nde 11 kule var. Bir tanesi neden kadın hastanesi olmasın? İsteyen kadınlarımız tüm tedavilerini orada alabilsin” dedi.
Türkiye’deki 200 üniversite içinde en az iki tanesinin kadın üniversitesi olmasını öneren Destici, Japonya ve ABD’deki örneklere dikkat çekti. Destici, “Kadın üniversitesi kurmak şeriat getirmek değildir. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bunlar var” diye konuştu.
Nüfus Uyarısı: Türkiye, nesli en hızlı azalan ülkeler listesinde… Bu bir beka sorudur
Destici, Türkiye’nin hızla düşen doğurganlık oranlarına dikkat çekerek bunun artık ekonomik ya da sosyal bir mesele olmanın ötesine geçip bir beka sorunu hâline geldiğini söyledi. Son yedi yılda doğurganlık hızının 2,08’den 1,51’e gerilediğini, 2017’de yalnızca üç ilin nüfus yenilenme seviyesinin altında yer alırken 2024 itibarıyla bu sayının ülkenin üçte ikisine ulaştığını vurgulayan Destici, mevcut gidişatın “millet olarak yok oluşun başlangıcı” olabileceğini ifade etti.
Bu tehlikenin önüne geçmek için kapsamlı ve cesur politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Destici, evlilik desteklerinin artırılması, gerekli durumlarda düğünlerin devlet tarafından karşılanması, çocuk sahibi ailelere ek ekonomik destek sağlanması, kadınların iş hayatında daha fazla yer edinebilmesi için günde 6 saat çalışma modelinin uygulanması, tüm kamu ve özel sektör kurumlarında kreş açma zorunluluğu getirilmesi, kreş açamayan kurumlarda ise çalışan annelerin masraflarının devletçe karşılanması gibi önerilerde bulundu.
Ayrıca, kamuya personel alımlarında liyakat eşitliği olduğunda evli ve çocuklu adaylara öncelik verilmesinin nüfusun sürdürülebilirliği açısından önemli bir adım olacağını kaydetti.
Terör ve ‘Çözüm Süreci’ Tartışmaları: PKK’ya racon kestirmeyiz
Destici, terörle mücadele konusunda son dönemde yeniden gündeme gelen “çözüm süreci” tartışmalarına sert sözlerle karşılık verdi. PKK’nın silah bırakmadığını, aksine örgüt yöneticilerinin küstah bir dille devlete “şartlar” dayatmaya başladığını belirten Destici, bunun kabul edilemez olduğunu vurguladı. Terör örgütlerinin politik muhatapmış gibi gösterilmesinin hem devlete hem millete hakaret niteliği taşıdığını ifade eden Destici, “Terör örgütü devletimize racon kesiyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. Hiçbir terör örgütüyle masaya oturulmaz, terörle müzakere edilmez, terörle sadece ve sadece mücadele edilir” dedi.
Destici, geçmişte yürütülen çözüm sürecinin Türkiye’ye ağır bedeller ödettiğini, şehirlerin yakılıp yıkıldığı, hendekler kazıldığı, yüzlerce şehidin verildiği bir ortama geri dönülmesine asla izin verilemeyeceğini söyledi. PKK’nın gerçek yüzünün defalarca ortaya çıktığını belirten Destici, örgütün her fırsatta silahlandığını, militan devşirdiğini ve dış güçlerden destek almaya devam ettiğini vurguladı.
Devletin kararlılıkla, taviz vermeden, güvenlik güçlerinin fedakârlığıyla terörle mücadelesini sürdürdüğünü kaydeden Destici, ülkenin güvenliği söz konusu olduğunda hiçbir siyasi hesabın, hiçbir dış baskının dikkate alınmayacağını ifade etti. Destici, “Bugün bölgede olup bitenleri, Suriye’deki ve Irak’taki yapılanmaları görüyoruz. Tam da böyle bir dönemde terörle mücadelede yumuşama değil, tam tersine daha sert ve kapsamlı bir strateji şarttır. Türkiye’nin huzurunu bozmak isteyenlere fırsat tanınmayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Suriye ve Orta Doğu Gelişmeleri: Türkiye’yi masadan dışlamak isteyenlere fırsat verilmeyecek
Destici, Suriye’de ABD, İsrail ve bazı Körfez ülkelerinin Türkiye’yi devre dışı bırakmaya çalıştığını söyledi. Destici, Suriye ve Orta Doğu’da son dönemde hızla değişen dengelere dikkat çekerek Türkiye’nin bölgedeki kritik rolünü zayıflatmaya yönelik girişimlere izin verilmeyeceğini vurguladı.
ABD, İsrail ve bazı Körfez ülkelerinin Suriye’de yeni bir siyasi ve askerî mimari oluşturma çabası içinde olduğunu, bu tabloda Türkiye’yi masadan ve sahadan uzaklaştırmaya yönelik adımlar atıldığını ifade eden Destici, özellikle son haftalarda yaşanan bazı gelişmelerin Türkiye açısından açık bir güvenlik tehdidi taşıdığını belirtti.
Şam yönetiminin ABD merkezli enerji şirketi Chevron ile petrol anlaşması yapmasının, İsrail’in PYD/YPG unsurlarına Bosra hattı üzerinden destek verdiği iddialarının, YPG’nin sadece üç haftada 757 yeni militanı bünyesine kattığına yönelik bilgilerin ve Şam ile Tel Aviv arasında sıcak temasların başladığına ilişkin haberlerin bölgedeki dengeleri Türkiye aleyhine değiştirme potansiyeline sahip olduğunu söyledi.
Bu adımların Türkiye’yi kuşatma ve Suriye’nin kuzeyinde terör yapılanmasını güçlendirme amacı taşıdığına değinen Destici, “Türkiye hem sahada hem masada güçlüdür; bizi dışarıda bırakarak Orta Doğu’da yeni bir düzen kurmaya çalışanlara fırsat verilmeyecektir. Türkiye’nin güvenliği, Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri yakından takip etmeyi ve gerektiğinde kararlı adımlar atmayı zorunlu kılmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Türkiye sahada da masada da geri çekilmeyecek”
Destici, Türkiye’nin Suriye denklemindeki kararlı duruşunun altını çizerek, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde Şam’a yapılan son ziyaretin bu kararlılığı sahaya ve diplomasiye net şekilde yansıttığını söyledi. Türkiye’nin kırmızı çizgilerinin muhataplarına açık ve sert bir dille iletildiğini vurgulayan Destici, özellikle terör örgütü PKK’nın azılı kadrolarının herhangi bir siyasi sürece dâhil edilmesinin kesinlikle kabul edilmeyeceğini belirtti.
Bunun yanı sıra, örgütün elinde bulunan ağır silahların Suriye ordusuna devredilmesi ve SDG/YPG unsurlarının olası bir entegrasyonunun ancak Türkiye’nin belirlediği şartlar çerçevesinde gerçekleşebileceğini ifade etti. Türkiye’nin bölgedeki varlığının hem güvenlik hem de istikrar açısından vazgeçilmez olduğunu söyleyen Destici, “Türkiye’nin olduğu yerde adalet olur; Türkiye’nin olmadığı her denklem çökmeye mahkûmdur. Biz sahada da masada da geri adım atmayacağız” diyerek Ankara’nın bölgesel politikadaki stratejik kararlılığını vurguladı.
Doğu Akdeniz ve Enerji Politikası: Sessiz kalamayız
Destici, Doğu Akdeniz’de hızla şekillenen enerji denkleminin Türkiye açısından hayati öneme sahip olduğunu belirterek bölgedeki gelişmelere karşı sessiz kalınmaması gerektiğini ifade etti. İsrail’in yeni doğal gaz ve enerji projelerini devreye sokma hazırlıklarının yalnızca ekonomik değil, jeopolitik sonuçlar da doğuracağını söyleyen Destici, Türkiye’nin bu süreçten dışlanmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
“Türkiye daha yüksek sesle tavır koymalıdır. Türkiye kıyıya itilirse Akdeniz’deki bir sonraki sahneyi başkaları yazar” diyen Destici, Ankara’nın hem diplomatik hem de sahadaki varlığını daha görünür hâle getirmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye’nin, bölgedeki enerji arama ve sondaj faaliyetlerine TPAO üzerinden aktif biçimde katılım sağlamasının zorunlu olduğunu belirten Destici, böylece hem ulusal çıkarların korunacağını hem de Doğu Akdeniz’deki güç dengelerinin Türkiye’siz kurulmasına engel olunacağını ifade etti.
“Türkiye’nin çıkarlarını korumak bir tercih değil zorunluluktur”
Konuşmasının sonunda ulusal birlik ve güvenlik vurgusu yapan Destici, konuşmasını şu sözlerle tamamladı;
“Türkiye bu coğrafyanın asli unsurudur. Kimse Türkiye’yi dışarıda bırakarak Orta Doğu’yu dizayn edemez. Devletimiz hem sahada hem masada güçlüdür. Bizler de milletimizin sesi olarak bu mücadelede kararlı durmaya devam edeceğiz. Allah devletimize, milletimize ve kahraman güvenlik güçlerimize zeval vermesin.”












