(MHA) İsrail'in Gazze’ye insani yardım taşıyan Sumud Filosu’na yönelik son saldırısı, bölgedeki tansiyonu bir kez daha yükseltti. Türkiye’den gelen sert kınama açıklamalarının ardından, Ankara’nın diplomatik tepkisinin kınama sınırını aşıp aşmayacağı tartışma konusu oldu. Uluslararası hukukçular, Gazze ablukasının meşruiyetini sorgularken, Avrupa ve ABD'de sivil toplumun tepkisi de büyüyor.
Trump döneminde atılan adımların bugün yaşananlara nasıl zemin hazırladığı, Türkiye'nin Filistin politikasının ABD planlarıyla ne ölçüde örtüştüğü ve Sumud Filosu’nun yeni girişimleri halinde oluşabilecek senaryolar, bölgede önümüzdeki dönemin seyrini belirleyecek.
Türkiye’nin Tepkisi Ne Olacak?
Ankara’nın geçmişte Mavi Marmara olayında olduğu gibi İsrail’le diplomatik ilişkileri askıya alma veya ticari yaptırımları gündeme alma olasılığı konuşuluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dışişleri Bakanlığı’yla birlikte süreci yakından takip ettiği ve diplomatik kanallarda yoğun temasların sürdüğü bildiriliyor.
ANKASAM Başkanı Erol: Gazze Artık İnsanlığın Ortak Meselesi
Ankara Kriz Ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, konuya ilişkin son gelişmeleri Millet Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.
ANKASAM Başkanı Erol, Türkiye’nin kınamanın ötesine geçmesinin zor olduğunu belirtirken, Gazze meselesinin artık “tüm insanlığın sorunu” haline geldiğine dikkat çekti.
Türkiye'nin tavrı: kınamanın ötesinde bir strateji mi var?
Türkiye'nin saldırıya tepkisinin kınamayla sınırlı kalıp kalmayacağına ilişkin soruya yanıt veren Prof. Dr. Erol, “Mevcut şartlar altında diplomatik yollardan öte farklı bir tavır pek olası değil. Böyle bir adım, süreci çok daha farklı noktalara taşır. Ancak Türkiye’nin bugüne kadar izlediği ‘Gazze meselesinin bir insanlık, vicdan sorunu olduğuna yönelik politikası’, uluslararası kamuoyunda ciddi anlamda karşılık buldu” dedi.
Erol, bu stratejinin özellikle Batı kamuoyunu etkilediğine işaret ederek, Avrupa’daki hükümetlerin sivil baskılarla karşı karşıya kaldığını ve artık geri adım atmaktan kaçınamayacaklarını vurguladı. Prof. Dr. Erol, “Filistin meselesi artık sadece İslam dünyasının meselesi değil. İnsanlığın ortak meselesi haline geldi” diye konuştu.
“Sumud Filosu, umut ve direnişin sembolü”
Sumud Filosu'nun, Gazze’ye yönelik ablukayı kırma girişimi küresel düzeyde geniş yankı bulduğunu dile getiren Prof. Dr. Erol, “Sumud, ‘umut’ ile özdeş hale geldi. Filonun kendisi bu farkındalığın Akdeniz’deki tezahürüdür. Bundan sonraki süreçte hiçbir medya bu gerçeği karartamaz. Karartsa da sorun değil, sosyal medya gerçeği tek taraflı işlemiyor ve kitleleri etkileme, uyandırma, bilinçlendirme ve mobilize etme noktasında klasik medyanın çok daha ötesinde. “Dip Dalga STK’ları”nın gücü, Sumud vb. örnekler ile çok net bir şekilde görüldü. Özellikle Batılı liderler artık eskisi kadar rahat uyuyamayacak” ifadelerini kullandı.
Erol, sosyal medyanın ve taban hareketlerinin Batılı liderler üzerinde artan bir baskı kurduğunu vurguladı.
“Bu hukuksuzluğa ortak olan herkes hesap verecektir”
İsrail’in Gazze’ye yönelik ablukası uzun süredir uluslararası hukuk çevrelerinde tartışmalı bir konu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erol, bu durumun meşruiyetin olmadığını belirtti. Erol, “İsrail’in Gazze’ye yönelik tüm uygulamaları savaş suçu barındırmaktadır. Nitekim BM’de kurulan bir komisyon bunu ‘soykırım’ olarak tanımlamıştır” dedi.
Sumud Filosu’nu “sivil başkaldırı” olarak nitelendiren Erol, bu tür insani girişimlerin cezalandırılması yerine desteklenmesi gerektiğini söyleyerek, “Sumud, uluslararası hukuksuzluk ve soykırım karşısındaki bir sivil vicdan hareketidir. Bu harekete karşı yapılan her müdahale hukuksuzdur. Şimdi olmasa bile ileride, bu hukuksuzluğa ortak olan herkes hesap verecektir” şeklinde konuştu.
Trump’ın politikaları bölgeyi nereye sürükledi?
ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail politikalarının etkileri hâlâ sürdüğünü söyleyen Prof. Dr. Erol, “Kudüs’ün başkent olarak tanınması ve İsrail’in Filistin üzerindeki hak iddialarının desteklenmesi, bölgedeki krizin derinleşmesine zemin hazırladı” dedi. Erol sözlerini şöyle sürdürdü;
“Trump’ın bu adımları Netanyahu’ya açık destek olarak algılandı. ‘Tanrıyı kıyamete zorlamak’ şeklinde tanımlanan Evanjelik anlayış, sadece bölgeyi değil, tüm dünyayı bir kıyamet savaşına sürüklüyor. Bu politikalar, yalnızca diplomatik değil, ideolojik olarak da küresel barışa karşı bir tehdit niteliğinde”
Yeni bir Sumud Filosu yola çıkarsa ne olur?
Sumud Filosu'nun yeni bir sefer düzenlemesi durumunda, uluslararası toplumun tavrına dair Erol, şu değerlendirmelerde bulundu;
“ABD’nin tavrında radikal bir değişiklik olmaz. Uluslararası toplum ile tam olarak neyi kastediyorsunuz, açıkçası bilemiyorum. Eğer devletleri kastediyorsanız, ben böyle bir şey göremiyorum. Avrupa ve diğer güçler, devletler bugüne kadar İsrail-ABD ikilisi karşısında caydırıcı olmadı, olamadı. İstenilen, beklenilen tepki ortaya konulmadı. Tepkisizlik, “yokluk” ile eşdeğerdir”
“Gazze artık sadece fiziki bir toprak parçası değildir”
Umudun tamamen yitirilmediğini, uluslararası kamuoyu artık çok daha bilinçli olduğuna dikkat çeken Erol, “Gazze artık sadece fiziki bir toprak parçası değil. Gönüllerde çok daha yüksek bir yerdedir. Bu farkındalığı bizzat ABD ve İsrail inşa etti. Gazze ve Filistinliler üzerinden dünya, mevcut sistemin adaletsizliğini gördü. Gazze ve Filistinliler üzerinden tüm dünya şunu gördü; Mevcut sistem ve anlayış ile huzur yok. Tüm insanlığı merkeze alan adil bir dünya düzeni inşa edilmedikçe, sadece bu coğrafyada değil, tüm dünyada huzur olmayacak!” değerlendirmesinde bulundu.
Vatandaşlar Gazze’deki gelişmeleri değerlendirdi
Millet Haber Ajansı olarak Gazze’deki yaşanan gelişmeler ve Sumud Filosu’nun abluka altına alınarak aktivistlerin gözaltına alınmasını Ankara sokaklarında vatandaşlara sorduk.
İsrail güçlerinin uluslararası sularda yardım taşıyan Sumud Filosu’na müdahale etmesi sonucu, çok sayıda aktivistin gözaltına alınması uluslararası kamuoyunda tepkiyle karşılanırken, Türkiye'deki vatandaşlar da yaşananları endişeyle takip ediyor.
Ulus meydanlarında mikrofon uzattığımız vatandaşlar, yaşananları büyük bir üzüntüyle karşıladıklarını ifade etti.
Bazı vatandaşlar, Türkiye’nin bu konuda daha somut adımlar atması gerektiğini savunurken, uluslararası toplumu da İsrail'e yönelik yaptırım uygulamaya çağırdı.
Millet Haber Ajansı/ Ankara