Meydan’ın açıklamaları şu şekilde: “ Önceliğimiz 2 Şubat 2024 yıl itibariyle bizim için tabii ki bir milat yeni yüzyıl partimizin kuruluşu o gün gerçekleşmiştir. Partimizin kuruluşunu bir basın toplantısıyla kadın kollarımızı tanıtmak ve yüzümüzü, vizyonumuzu, misyonumuzu, kim olduğumuzu anlatmak için bu toplantıyı tertip etmiş bulunuyoruz. Bu nedenle yapacağımız her konuşmada ülkeye ne kata bilirden başlayacağız tabii ki. Ülkemiz bizim vazgeçilmezimiz.
“Milli birlik ve beraberlik vazgeçilmesinin en büyük ilkelerimizden”
Partimizin vizyonunu anlatmak gerekirse, Türkiye'yi evrensel değerlerle donatılmış, adil hukukun üstünlüğüne dayalı, kalkınmış bir ülke olarak görmek istemektedir. İnsan haklarına saygı, adalet, ahlaki değerler ve demokratik ilkelerin temelinde yükselen bir gelecek vaat eden bir ülke değil zaten, o şekilde olmasını bizler de temenni ediyoruz. Refahı artırmak, hak ve özgürlükleri güvence altına almak, sürdürülebilir kalkınma için çaba harcamak temel hedeflerimizin arasındadır. Birlik beraberlik içinde herkesi kucaklayan, adil, güçlü, insan odaklı bir geleceğe taşınmayı ilke edinmişiz, öyle arzu etmekteyiz. Yani milletimizi kucaklamak için geliyoruz. Yani en güzel başkanımızın oluşturduğu kıymetli bir slogan var.
Ahlakla büyüt, adaletle yönet. Bu sisteme gereken en iyi cevaplardan bir tanesi olduğunu düşünüyorum. Misyonumuza gelecek olursak ülkemizin her bireyine eşit fırsatlar sunmak, adaletin güçlendirilmesi, hukukun üstünlüğü, milli birlik ve beraberlik içerisinde insan haklarına saygılı, toplumsal katılımı ve özveriyi benimsiyoruz. Önem verdiğimiz değerlerimiz, vazgeçilmezlerimiz, adalet ve eşitlik, demokrasi, demokratik ilkeler, insan haklarına saygı, ahlak ve maneviyat, hukukun üstünlüğü, olmazsa olmazımız az önce de giriş cümlesi olarak kullandığım milli birlik ve beraberlik kucaklayacağımız bütün taban. Sürdürülebilir kalkınma, toplumsal katılım, Eğitim ve bilinçlendirme her konuda iş birliği ve diyaloğa açık olmalıyız. Her türlü uygulamalarda şeffaflığa özen göstermeliyiz. Sosyal sorumluluk projelerine destek vermek, gençlik ve çocuklarımızla ilgili her türlü program ve projelerde yer almak ana hedeflerimizin arasındadır.
Bunun dışında sormak istediğiniz her soruya açığım. Buyurun.
!----Sayın Başkan Türkiye'de siz sanırım 44. partisiniz. İktidara mı? Yakınsınız, muhalefete mi yakınsınız?
Herkese yakınız. Çünkü halkı kucaklamak için bir yola çıkan kişi hiçbir zaman taraftar olmaz. Birinin de taraf girdiği söz konusu olamaz.
Sebep ülkede Sağa, sola, aleviye, sünniye, herkese aynı olmak zorundayız.
Çünkü niye? Ne dedik? Ahlakla büyüt, adaletle yönet. Birinin arka penceresi olacaksak başarılı olamayız.
!------Ama söylediklerinizin hiçbirisinde şu an toplumun ana sorunlarının bir eksenini görmüyoruz. Yani ekseninizde mesela şu an kadınlar mutfakta tenceresini kaynatamıyorlar.
Evet. En büyük ekonomik sorun. Şu an hayatımızın göbeğinde, nabzımızı dağıtıyor artık ekonomik.
!----Kadınlara hitabınızda bununla ilgili bir vaadiniz var mı?
Var tabii ki. Siyasal bir mücadele yanında ekonomik bir kadro da gerekiyor.
----Kadrolarınız tamam mı? Sadece kadınların bu herkesi kucaklayacağız ifadesi bir parti için yeterli mi?
Hayır, yeterli değil tabii ki. Kadınlarımızın istihdam edilmesi, gençlerimizin istihdam edilmesi, onların aile olduklarını, aile fertlerini ve çekirdek aile, geniş aile gibi bütün kavramları irdeledik ve inceliyoruz.
---Neden?
Artık Türkiye'de öyle bir aile yapısına doğru gidiyoruz ki çekirdek aile yapısı. Çekirdek aile yapısı kolay, yutulabilir bir lokma haline geldi.
En ufacık bir algıda, televizyonda gördüğü bir programda her şeyde bu kadınlara etkileniyor. Maddi ve manevi. Değişen bir şey yok. Yani eşlerine baskı uygulayacak kadar etki altında kalıyorlar. Erkekler de kadınları aynı şekilde yapıyorlar. Bunların hepsinin arkasında aslında basın ve medyalar, algı operasyonları var. Bunları derleyip toparlayıp özellikle basında kadını ve aileyi, aile politikalarını çok iyi bir yere oturtmak gerekiyor. Hem maddi hem manevi. Kadınlarımızın istihdamına yönelik düşüncelerimiz tabii ki var. Onun dışında Aile geniş aile kapsamına önem veriyoruz. Ailelerin dağılmamasını önemsiyoruz. Özellikle uyuşturucu ve odağında misyonerlik faaliyetlerinin altında yatan olaylardan kaynaklandığı söylense de sonuçta ülkeyi karıştırdılar mı karıştırdılar.
Seksen ihtilali oldu mu oldu. Irki bin on altı daha büyük bir tehlikeydi. İki bin on altı da aslında ülkemizin istiklali ve istikbali söz konusuydu. Eğer ki darbe yerine otursaydı bugün bugün buralarda konuşuyor olamazdık. Çünkü yabancıların egemenliği altında yürüyen, misyonerlerin oluşturduğu, din maskesiyle yönetilen, CIA ajanlarının birebir darbelere yer aldığı, askerimizi, polisimizi heba ettiği, belki de çok dürüst inanan insanların, dini mahreçli olaylara bakış açısıyla giren insanların da bir sürü olaylarına sebebiyet verdiklerini, onlara da zarar ve ziyan açtıklarını düşünüyorum. Onlarla da kucaklaşmak gerektiğini düşünüyorum.
Partimizin politikasında da Sayın Genel Başkanımız yeni bir küskünler ordusu yaratılmasın. Yarın bir gün bu FETÖ'den yargılanan çocukların aileleri ve çocukları bize düşman olmaması için de iyi projeler geliştirmemiz gerektiği kanaatindedir.
!----Önümüzdeki seçimler için bir çalışmanız var mı?
Gerekli şartları sağlamak kısmet olursa olacağını düşünüyoruz. Şu anda kırk bir bölgede çalışmalarımız devam ediyor. İl başkanlıklarımız, ilçe başkanlıklarımız kuruldu. Teşkilatlanmamız son derece iyi gidiyor. Yüz kırk yedi tane partinin içinde kırk dördüncü sıradayız. Yargıtay'da. Bu iyi bir şey. Daha da giderek trendimizi aşağıya doğru çekiyoruz. Daha iyi En önemlisi burada insanların yeni yüzler görmek istediği kanaate hasıl oluyor. Yeni partiler istiyorlar, yeni kucaklaşma, yeni insan istiyorlar. Yani bu yeni insanlar, yeni yüzler. Artık süreç 20 yılda bir ülkelerde, 10 yılda veya 20 yılda darbe olsun ya da olmasın, yüzler siyasette hep değişmiştir, yeni partiler doğmuştur. Uzun yıllar mecliste görev yaptım, meclis başkanlarına danışmanlık yaptım, dış ilişkiler danışmanlığı. Benim gördüğüm ANAP'la başladım. ANAP miadını doldurdu. Arkasından AK Parti. Yirmi yıl. Yirmi yıl bile fazla bu ülkede. Çünkü niye? Yıpranıyorsunuz. Siyaseten yıpranıyorsunuz. En iyi vaatlerinizi yerine getirseniz bile yıpranıyorsunuz. İnsanlarda büyük alışkanlıklar ediniyor. Yani getirim kültürü fazlaya geldiği zaman insanoğlu o partiyi ve insanları aşağı çıkıyor. Gerçek bu.
Teşekkür Biraz önceki soruya tekrar dönersem müsaadenizle.
Uzun yıllardır Türk dünyasıyla çok iyisin de Avrupa Kupası'nda bir Bozkurt işareti sonrasında da ülkede tartışmalar oldu.
Siz Bozkurt işaretinin Türklüğü temsil ettiğini düşünüyor musunuz? Bozkurt'la ilgili bilgilerinize ihtiyacınız var aslında. Bir mittir zaten, mitolojidir. Bizim Ergenekon’dan çıkışımızdan bir dişi bozkurttun yol gösterdiği söylenir. İşte Oğuz Kağan'ın doğumunda yine ağacın yarılıp orada onu kurtarıp yine yetiştirmesiyle. Aslında mitolojik olarak var. Olmadığını inkâr edenler, söyleyenler yanlış ifade ediyorlar. Bunu sadece Azerbaycan'dan 90'lı yıllarda öğrendik demeleri kadar yanlış bir şey olamaz. Onu da söyleyeyim. Çünkü bunu elçi beyin bilmesi çok doğal. Çünkü Türk dünyasının sevdalısı Türkiye sevdalısı bir yürekti. Teşekkür ederim. Aramızda da sizde varsınız. Hanımefendi de Azerbaycan'ı temsil ediyor. Bizim kadın kollarımız da yine. Şimdi burada şunu söylemek gerekiyor. Türk dünyasının sadece o değil. Bakın Zengezur'un aslan, Safevi Devleti'nin aslan. Biz güce, güneşe daha doğrusu gök tanrının gökteki olan her şeye inanmışız aslında. Biz bütün onları mitolojik olarak değerlendirmişiz. Bunlar bizim için önem arz ediyor. Yani Bozkurt işaretinin olması Bu kadar abeste işçi geldi, ona karşı çıkanlar, söyleyenler. Atatürk de bunu resimlerinde paylaşmış. Yani Osmanlı'dan sonra kurulan ilk hükümetimiz, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun liderini yapmış olan kişi, Bozkurt olarak da tanınır. Sarı Bozkurt diye ifade edilir.
Bütün yazılarda, ona kitaplar, şiirler yazılımında, şarkılar, türküler yazılımında Sarı Bozkurt diye hitap edilmiştir. Ve Atatürk'e şunu söylemişlerdir. Atatürk resim çektirmiş, Atatürk pula koymuş, Atatürk onu beynine kazımış en büyük algıyı aslında Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Atatürk yapmış. Asıl Türkçeyi duru ve arı kullanan Atatürk’tür.
Azerbaycan'ın kullanmış olduğu Oğuz lehçesi bugün bizim doğu ve güneyde kullanıyoruz.